Bir propaganda ustası olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel müdürlüğü sırasında SSK’yı batırdığı iddiasını tekrarlıyor. Tekrarlıyor çünkü propagandanın en önemli tekniklerinden biri, akıl yerine duygulara hitap ederek, kitlelere iddiayı sorgulayacak, irdeleyecek zaman bırakmadan tekrarlanmasıdır. Sürekli tekrarla zihinlere kazımak, propagandanın er önemli mekanizmasıdır.
İddiasının doğruluğunu ispat etmek için kanıt olarak Kılıçdaroğlu’nun SGK Genel Müdürü olarak 1998 yılında katıldığı Savaş Ay’ın ‘A Takımı’ programından bir kesit gösteriyor.
Erdoğan’ın yıllardır izlettiği video şöyle:
Bir SSK hastanesi önünde hasta kuyrukları var, hastalar feryat figan tedavi olamamaktan şikâyet ediyorlar. Savaş Ay hastanenin içini dolaşıyor, ameliyat olmuş hastaların odasına giriyor hijyenin olması gereken hasta odasındaki görüntüler tam bir rezalet. Çöpler var, duvarlar kirli. A Takımı ekipleri hastanede hijyeni sağlayacak tek kullanımlık galoşların, bilmem kaçıncı kez kullanılmış olduğunu ama yeniden hastalara parayla satıldığını görüntülüyorlar.
Bir SSK hastanesinde ortaya çıkan bu görüntüler tam anlamıyla devlet nerede dedirtiyor! Erdoğan’ın gösterdiği videoda ekranda “Vatandaşın SSK çilesi” yazısı korku filmi müziğiyle dan dan vuruyor!
Ve stüdyoya geçiliyor, Savaş Ay “SSK Genel Müdürümüz burada” diyerek Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına gidiyor ve soruyor:
“Sayın Müdürüm ne diyorsunuz bu görüntülere?”
Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki: Elbette hoş değil bu görüntüler, SSK açısından da hasta açısından da… 10 yıl önce SSK hastanelerimiz çok daha iyi durumdaydı. Bu hemen, hemen her hastanemizde yaşanan bir dram maalesef!
Ve Savaş AY şöyle diyor: SSK Genel Müdürü gibi değil de sanki SSK prim ödeyeni gibi konuşuyorsunuz.
Siz şikayetçi olduğunuz kurumun başında genel müdürsünüz efendim.!
***
Erdoğan bu birkaç dakikalık görüntüyü yıllardır gösteriyor, yıllardır “kendisi çıkmış SSK’yı nasıl batırdığını itiraf etmiş” diyerek izlettiriyor, “Bunu tanıyor musunuz? Nasıl bilirdiniz?” diyerek kitlelere Kılıçdaroğlu’nu yuhalattırıyor!
CIMBIZLA ÇEKİLİP MANİPÜLE EDİLMİŞ
Peki gerçek ne?.. Erdoğan’ın kitlelere izlettirdiği, gerçeğin içindeki bir bölüm sadece!
Kemal Kılıçdaroğlu evet bu sözleri söylüyor ama bir bütünün içinde üç beş saniyelik bir cümle olarak söylüyor. Bir bütünün içinden büyük bir ustalıkla ucu keskin cımbızla çekilip alınmış, büyütülmüş, manipülasyona uygun hale getirilmiş bir bölüm.
Konunun SSK’yı batırmakla ilgisi ise hiç yok.
***
Geçen hafta Yıldıray Oğur’la birlikte yaptığımız Bi’Karar Ver programında CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu konuğumuzdu. Bir izleyicimizin Kuşoğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü döneminde birlikte çalıştıklarını hatırlatması üzerine SSK hadisesini sorduk.
Kuşoğlu videonun manipülasyon, gerçeğin ise bunun tam tersi olduğunu söyledi:
“SSK 1940’ların sonunda başladığı birikimi tüketmiş, gereksiz yatırımlara devletin yarısı kadar büyük devleşmiş bir kurumdu. Aktüeryal olarak en az 10 yıl önce iflas etmişti, cari gelir - gider dengesi açık vermeye başlamıştı. Prim tahsilatı yapamayan, tahsil ettiği primlerin oluşturduğu birikimleri yönetemeyen bir durumdaydı. Sürekli prim toplamış, para biriktirmiş, oluşan fonlar devlet tarafından alınmış. Ülkede hastane ihtiyacı var, büyük bir yetersizlik söz konusu, devlet hastane yapmıyor. İlaç sorunu var, sağlık personeli sorunu var. Hastane sorunu var. İlaç fabrikası var ama ilaç sorunu var ülkede. Maliye bakanlığı gibi vergi topluyor ama yönetemiyor. Kadınlar 38 yaşında, erkekler 42 yaşında emekli olabiliyordu ki bazı alanlarda emeklilik yaşı daha düşüktü.
SAYISIZ ÖDÜL ALAN BİR BÜROKRATTI
Kemal Bey dürüstlüğü, çalışkanlığı ve iyi bir maliyeci olarak siyasetçilerin, bakanların yakından tanıdığı bir bürokrattı. Sayısız ödüller alan ender bürokratlar arasındaydı. Yıldızı siyasetçilerle asla barışık olmamasına rağmen, o dönem kurumun ayağa kalkması için maliyeden anlayan bir yönetici zorunluğu doğduğundan özerkliğe önem veren, özerkliği savunan bir isim olarak Kemal Beyi o dönemin yöneticileri kurumu ayağa kaldırması için iyi bir finansçı olarak SSK’nın başına özel olarak getirdiler.
Savaş Ay’ın programına da inisiyatif kullanarak, SSK hastanelerinde yaşanan sorunlara iktidarın dikkatini çekmek, kamuoyu oluşturmak için çıktı. Nitekim başarı da sağladı.”
***
Bunun üzerine ben Savaş Ay’ın programının tamamını izledim. İtiraf etmeliyim ki programı izlerken yer yer iç geçirdim. Programa bağlanan dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı merhum Prof. Dr. Nami Çağan ile Savaş Ay arasındaki diyalogları dinlerken “Eski Türkiye çok güzelmişiz” diye iç geçirdim, hayıflandım.
***
Erdoğan’ın tamamını göstermediği programda -elbette kastım Savaş Ay’ın üç saatlik programının tamamını izletmesi değil- Savaş Ay ve dönemin SSK Genel Müdürü olarak Kılıçdaroğlu arasında geçen diyalog yani gerçeğin bütünü aslında şöyle:
Savaş Ay programda Okmeydanı ve Samatya SKK hastanelerini gösteriyor. Programda SSK mağduru vatandaşlar ve Kartal SSK Hastanesinin başhekimi de konuk. Dönemin medyasının neredeyse tek gündemi var; SSK hastanelerinde yaşanan personel, hasta, ilaç, yatak, doktor, hemşire yetersizliği ve hastanelerin ulaşımı zor yerlerde olmasından kaynaklanan sorunlar. Gece yarısı hastanenin aciline gelmiş bir hastayı Okmeydanı SSK’lı olmadığı için kabul etmemiş, hasta “bana bakacaksın, gece yarısı geldim nasıl bakmazsınız” diye feryat ediyor… Savaş Ay vatandaşın bu feryadını izlettirdikten sonra Kemal Bey’in yanına gidiyor, soruyor:
SORUN SADECE SSK’DA DEMEK DOĞRU DEĞİL
- Ne diyorsunuz bu görüntülere, biz aslında alışkın olsak bile yine de alışkın olmayı yadırgamayışımızı yadırgar hale geldik.
Kılıçdaroğlu: “Yoo, hayır, doğru değil, yadırgadım elbette. Her yurttaşın hastaneye gitme hakkı, özgürlüğü var. Kişi sigortalı olur ya da almaz o saatte acil servise geldiği zaman hekim arkadaşlarımızın bakması gerekiyor. Ama görüntülerin sebebini bilemiyorum. Bu manzara hasta açısından da SSK açısından da hoş bir görüntü değil!” (Erdoğan’ın gösterdiği videoda bu cümle nerede kullanılmıştı?!)
Savaş Ay: Bu olay ekstrem bir örnek falan değil, 40 yılda olmuş bir şey değil, devamlı bu tür şikayetler geliyor. Ne yapmayı düşünüyorsunuz? Devletin hastane işletmesi tabii kendi başına bir problem, SSK primlerini insanlardan toplayıp ondan sonra sanki kendi çiftliğinden üzüm veriyormuş gibi, kendi etinden et kopartılıyormuş gibi tavır alması hiç hoş değil ki…
Kemal Kılıçdaroğlu: Elbette hoş değil. Tabii Türkiye’deki sağlık sorununu SSK ile özdeşleştirip bu sorunların sadece SSK’da olduğunu söylemek de doğru değil. Bu genelde hemen hemen her hastanemizde yaşanan bir dram maalesef! (Erdoğan’ın videosunda cımbızla çekilmiş olan söz, birleştirin sözleri)
Savaş Ay: Yok yani ama bundan 10 yıl öncesinde falan böyle bir şey söz konusu değil, ama görece bir düzelme elbette var. Düzelmemekte ayak direyen hem zihniyetten dolayı, hem ataletten dolayı ve asla düzelemeyecek gibi intibalar veriyor SSK hastaneleri.
10 YILDA YATAK SAYISI ARTMADI NÜFUS KATLANDI
Kemal Kılıçdaroğlu: Şöyle söyleyeyim, 10 yıl önce SSK hastaneleri çok daha iyiydi. (Erdoğan’ın videosunda kulanılan sözü Kılıçdaroğlu aslında nerede ve niçin söylemiş) 10 yıl önce İstanbul’da 10 bin yatak kapasitesi varsa 10 yıl sonra yine 10 bin yatak kapasitesi var. Ama İstanbul’un nüfusu 4’e, 5’e 6’ya katlandı.
Savaş Ay: Şikayetçi misiniz bundan?
Kemal Kılıçdaroğlu: Elbette şikayetçiyim. Çünkü Sosyal Sigortalar Kurumunun yatırım politikası yanlış yapılmış. İşçinin ağırlıkta olduğu yere değil de işçinin ağırlıkta olmadığı yere hastane yapılmış.
Savaş Ay: Sanki bir SSK prim ödeyeni gibi konuşuyorsunuz. Siz şikayetçi olduğunuz kurumun başında genel müdürüsünüz efendim! (Savaş Ay’ın bu sorusu Erdoğan’ın gösterdiği videoda nasıl yer alıyordu?)
Kemal Kılıçdaroğlu: Elbette şikayetçi olacağız efendim. Çünkü yatırım politikalarını yönlendirenler bürokratlar değil, zamanında yapılmış bu hatalar, ama bu hataları da kamuoyuna doğru ve açıklıkta söylemekte herhalde hepimizin görevi olsa gerek.
Kemal Beyin bu cevabı Erdoğan’ın videosunda yer almıyor elbette.
***
Programa dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Nami Çağan telefonla bağlanıyor.
Savaş Ay görüntüleri izlettiriyor, yanlış tedavi sonucu 3 yaşındayken kolu kesilen küçük Ayşen’in anne ve babasını konuşturuyor, vatandaşların feryatlarını dinlettiriyor ve soruyor:
- Sayın Bakan merhabalar. Sayın Bakan bakın, Bakan diyorum ama sizin SKK Hastanelerine nasıl baktığınızı merak ediyorum.
HASTANELER MERKEZE BAĞLI OLDUĞU İÇİN SORUN YAŞANIYOR
Şimdi de merhum Prof. Nami Çağan’ın verdiği yanıta bakın:
Nami Çağan: SSK hastaneleri ile ilgili sorunları bütün çıplaklığı ile çarpıcılığı ile ortaya koydunuz…
Savaş Ay: Biz genellikle öyle yaparız Sayın Bakan!
Bakan Çağan: Biz de bakanlık olarak bu sorunların kaynağına inerek çözüm üretmeye çalışıyoruz, çalışmalarımızı büyük ölçüde tamamladık. Uygulama aşamasındayız. Çözümümüz SSK’yı bütün olarak özerkliğe kavuşturmak. Hastaneleri özerkleştirecek çalışmalarımız somut bir taslağa dönüştü. Hastaneler merkeze bağlı çalıştığı için sorunlar yaşanıyor…
Savaş Ay Bakan Nami Çağan’a: SSK Genel Müdürünüz kurumu ve politikaları eleştiriyor, hakkında soruşturma başlatır mısınız, görevden alır mısınız? Gerçi Kemal Bey ‘bakanı sıkıştırıyorsunuz ama bu işlerin birinci derecede sorumlusu benim’ de diyor…
Bakan Nami Çağan: Hayır efendim, niye böyle bir şey yapayım. Öyle yapmayacağımı kendisi de bilir…
Programın tamamını izlemek isteyenler için… https://www.youtube.com/watch?v=emTlfKiqdhU
***
Görüyor musunuz, o yıllarda bir gazeteci bir Bakanı nasıl sorguluyor?! Kulaklarıma inanamadım Savaş Ay’ın böyle konuştuğunu duyunca… Başa aldım aldım izledim. Bugün AK Parti iktidarında bir bakana gözünün üstünde kaşın var denilebiliyor mu? Bir kişi çıkıp Savaş Ay’ın bu sözlerinin binde birini şaka olarak söyleyebilsin mümkün mü? Başa neler gelir neler?
***
PROPAGANDA MAKİNESİ SINIR TANIMADAN ÇALIŞIYOR
Erdoğan gerçek bir propaganda ustası dediğim tam da bu! Propaganda makinasını hiçbir sınır tanımadan tam gaz çalıştırıyor. Bir bütünün içinden kullanılmaya, manipüle edilmeye, çarpıtmaya uygun kısmı alıp o kısmı büyüterek, abartarak, gerçekle hiçbir ilgisini bırakmadan, çarpıtılan gerçeğe kendi işe yarar düşüncelerini ekleyerek, kitlesinin sorgulamadan inanacağı şekle çevirmiş.
Kılıçdaroğlu’nun o videoda gösterilen bağlamından koparılmış sözlerini dinleyen herkes Kılıçdaroğlu Savaş Ay’ın A Takımı’na çıkmış, hiç mahcup falan olmadan SSK’yı nasıl batırdığını anlattığına inanır!
Medya kontrolünü ele geçirmiş, devletin bütün gücüne sahip bir iktidar gücünün karşısında gerçeği anlatma imkanı yok, ya da çok zor ve sınırlı.
Normal şartlarda Kemal Kılıçdaroğlu CHP’den siyasete atılmasaydı, CHP Genel Başkanı olmasaydı, Erdoğan’ı köşeye sıkıştıran bir lider olmasaydı… Erdoğan “Kılıçdaroğlu SSK’yı batırdı” kampanyası yapar mıydı?
Gerçi her yerde siyaset için propaganda önemlidir… Ama bizde propaganda her şeyden önemli! Gerçek nedir, hakikate ve halka karşı sorumluluk nedir, bunların bir değeri yok maalesef.
https://www.karar.com/yazarlar/elif-cakir/kilicdaroglu-savas-ayin-programinda-sskyi-batirdigini-itiraf-mi-etti-1596276