İbretli tablolar yaşanır: “Savaş dehası” olarak bilinen Hz. Halid Bin Velid (ra) Kudüs kuşatması sırasında Hz. Ömer (ra) tarafından görevinden alınır. Yerine Hz. Ubeyde Bin Cerrah (ra) getirilir. Halid bin Velid üzülüp itiraz etmez. Ebu Ubeyde Bin Cerrah da (ra) “komutanlık senden alındı, bana verildi gibi bir gurura kapılmaz.” Kuşatma devam ederken Bizans’ın Kudüs Patriği Sofraniyus, “Emirel mü’minin yok aranızda, şehri ona teslim edeceğiz. Aksi halde şehri teslim etmeyiz, savaşırız sizinle” der. Ebu Ubeyde Bin Cerrah, Hz. Ömer’e (ra) bir mektup gönderir ve “sizi çağırıyorlar” der. Hz. Ömer (ra) sahabelerle yaptığı istişare neticesinde yanında hizmetçisi ile yola çıkar. Bineğe sıra ile binerek Kudüs’e ulaşırlar. Günümüz idarecilerinin alacağı çok ders vardır bu tablodan. (Zira pahalı makam arabaları konvoyları ile yola çıktıklarında sadece devlet hazinesi değil, şehir trafiği de alt üst oluyor)
Hz. Ömer (ra) Kudüs’e daha girmeden, halka güvence verir. İslam tarihinde “Hz. Ömer’in Kudüs emannamesi” olarak bilinen belge İslam dininin barış ve hoşgörü dini olduğunun da delilidir. Belgeyi ana hatlarıyla şöyle özetleyebiliriz:
“Hıristiyanların evlerine, mallarına, canlarına, kiliselerine dokunulmayacaktır. İsterlerse hasatlarını alacaklar, isterlerse barış içinde şehirden çıkacaklar, isterlerse bizimle beraber kalacaklardır. Yahudiler iskan edilmeyeceklerdir”
Tarihi kaynaklarda Hıristiyanlar nazarında Hz. Ömer’in (ra) bu adaletli tavrının her zaman hatırlandığı belirtilir.
KIYAMET KİLİSESİ
Hz. Ömer Kudüs Patriği ile beraber şehirde gezer. Namaz vakti girer, o esnada Kıyamet Kilisesi’ndedirler. Patrik “Buyurun efendim burada kılın namazınızı” der. Hz. Ömer’in (ra) verdiği karşılık ibretlidir: “Hayır ben burada namaz kılamam. Çünkü burada ibadet edersem benden sonra mü’minler burayı mescide çevirebilirler, burası sizindir” der. Namazını kilisenin karşısında kılar. Daha sonra buraya bir mescid inşa edilir. Günümüzdeki Hz. Ömer Camii’in inşa hikayesi böyledir. (Kıyamet Kilisesi Hıristiyan inancına göre, Hz. İsa’nın (as) çarmıha gerilip göğe yükseldiği yer üzerine inşa edilmiştir. Tüm Hıristiyanlık mezheplerince dünyanın en kutsal yeri sayılır ve her yıl milyonlarca Hıristiyan hacıyı ağırlar. Kilisenin anahtarını asırlardan beridir iki Müslüman ailenin taşıması ise İsevi ve Müslümanların ittihadını da hatırlatan gerçekten ibretli ilginç bir tablodur.)
HÜLASA
İkinci Dünya Savaşı akabinde işgal edilmiş topraklar üzerinde İngilizlerin desteği ile kurulan İsrail, şeytanların bile bağlandığı bu mübarek günlerde büyük bir zulüm gerçekleştiriyor. Üstelik bunu gelenek haline getirdiler.
Zihin ve kalplerimiz dünyevi fikir ve sevgiler tarafından işgal edildiğinden midir ki İslam aleminden gelen tepkiler yetersiz? Rabbimiz bu mübarek günler hürmetine fikirlerimizi ve kalplerimizi ahirete yöneltsin. Manevi işgallerden kurtulup faniden Baki’ye yol bulalım ki, zulüm bitsin sulh ve adalet gelsin…
Not: Bir Ramazan duası yapalım, seyahat edeceğimiz mekanlar listesine Kudüs’ü de ekleyelim.