Böyle olması da icap ediyordu. Çünkü israfı önlemeyen ve tasarruf kültürünü yerleştiremeyen bir ülkenin ekonomik krizleri aşması mümkün değildir.

Ülkemizdeki bütün kurumların israf içinde yüzdüğünü her halde kimse inkâr edemez. Bu bakımdan israfa son vermek ve tasarrufa adım atmak da en başta devletten beklenen bir harekettir. Türkiye’yi idare edenlerin kendileri israf denizinde yüzerken, vatandaşa yapacakları ‘tasarruf’ çağrısının bir anlamı olabilir mi? Yaşadığımız pahalılık ve kriz, mecburen tasarruf meselesini gündeme getirmiş oldu. O halde bu meseleyi daha da yaygınlaştırmak ve ‘devlet kararı’ haline getirmek için “İsrafla Mücadele Bakanlığı”nın kurulması faydalı olur. Hemen ifade etmekte fayda var ki böyle bir bakanlık yeni israf katıları açmamalı. Bu noktada işin ehli olanlara kulak verilmeli ve yeni israf kapıları açmayacak bir bakanlık kurulmalı. Hatta ve hatta belli sayıda ‘koordinatör’ dışında bu bakanlığın maaşlı çalışanları dahi olmamalı. Yeniden hiç bir kişi işe alınmadan, başka bakanlıklardan kişiler burada istihdam edilebilir. Böyle bir adım atılırsa mutlaka bundan Türkiye kazançlı çıkar. 

Elbette akıl akıldan üstündür, ama böyle bir adım atılacaksa çalışanların büyük çoğunluğunun gönüllü olması da sağlanabilir. Daha doğrusu vatandaşa çağrı yapılır ve “Nerelerde tasarruf yapılabileceği” sorulur. Gelen teklifler açık ve şeffaf bir şekilde tartışılır, değerlendirilir ve fayda sağlayacak olan tavsiyeler hayata geçirilir. Tasarruf yapılmasına sebep olan teklifleri gündeme getirenlere çeşitli ödüller ve ‘ikramiyeler’ verilebilir. Hatta, böyle bir bakanlık kurulduktan sonra mesela bir yıl sonra bir değerlendirmesi yapılır ve eğer faydalı olmadığı kanaati hasıl olursa kurulan bu yeni bakanlığın kapatılması bile mümkündür. Tabii ki tüm bu süreçler açık ve şeffaf olmalı. Bakanlığa yapılan teklifleri icabında herkes görmeli ve konu ile ilgili yeni teklifler ya da itirazlar not düşülmeli. Böyle bir adımın atılması ve yeni bir bakanlığın kurulaması ülkemiz ve milletimiz için faydalı olmaz mı?

İsrafla Mücadele Bakanlığının kurulması psikolojik olarak da insanları müspet yönde etkilemiş olur. Zaten vatandaşa hitap edip, “Haydi tasarruf yapalım. İsrafa son verelim” deyip de bunu temin her gün şahit olan vatandaş, idarecilere güvenebilir mi?

Bu yönde atılacak müspet bir adım, aklımıza gelmeyen yüzlerce ‘israf kalemi’nin bilinmesine ve engellenmesine sebep olabilir. Çoğu idarecinin, nerelerde ne gibi israfa imza atıldığından haberleri bile yoktur. Bu adım atılabilirse vatandaş olarak Türkiye’nin dört bir yanındaki ‘israf kalemleri’nden haberdar olabileceğiz ve belki de oradaki israflara son verilecek.

Her zaman dile getirdiğimiz bir iki ‘israf kalemi’ni de bu vesile ile hatırlatalım: Bilhassa kış aylarında fiilen boşalan köylerdeki ‘sokak lambaları’ söndürülsün. Yine aynı ‘boş köy’lerdeki imam hatipler merkezlerde görevlendirilsin. Bu ‘israf kalemleri’ küçük görülmesin. Binlerce köyümüzün bu durumda olduğu hatırlansın.

İsrafla mücadele çağrısı yapanlara teklifimiz bakidir: İsrafla Mücadele Bakanlığı kurulsun...