• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

İLMÎ HAKİKATLER, GERÇEKLER... EDEBÎ ESERLER, HABER VE GÖRÜŞLER...

FAİZ VE NASS / AHMET TEKİN

Faiz ve nas

 

İslam dini tabii din, İslam hukuku da tabii hukuktur. Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar Hoca’nın ifadesiyle, “Yeryüzünde tek tabii hukuk İslam hukukudur. Bütün pozitif hukuklar, ulaşamayacaklarını bile bile, İslam hukukunun seviyesine çıkmak için yarış ederler.” İslam hukuku, hem kaynağı, hem yapısı, hem fıtri oluşu hem de inanç konusu olması itibarıyla bir bütünlük arz etmesinden dolayı pozitif hukuklardan ayrılır. İslami nizamın kuralları ile pozitif hukuk ve ekonominin kuralları, parçalanıp birbirlerine yamanarak toplumda, devlet hayatında uygulanamaz. Yani birbirlerine yedek parça olamaz. Olduğu takdirde de netice alınmaz, alınamaz.

Faiz yasağı İslam dininin koyduğu bir kuraldır; alınması, verilmesi, azı çoğu hepsi haramdır. Bu da Kur’an-ı Kerim ayetleri (2/275, 276, 278, 279, 3/130, 4/161, 30/39) ve Hz. Muhammed’in (S.A.S.) hadisleriyle (bk. Veda Hutbesi) sabittir. Emir, hüküm ve yasak ifade eden bu kutsal metinlere “NAS” denir. Nasla sabit olan konularda içtihad yapılamaz.

 

Bugün Türkiye’nin uyguladığı sistem, kapitalist düzene dayalı pozitif hukuk sistemidir. Faiz de bu sistemin bir parçasıdır. Kamu hukukuna dayalı alanlarda, kamu alacaklarında, mahkemelerde, icra dairelerinde, bankalarda, sistemin gereği faiz ödemek kanun emridir.

Merkez Bankası’nın faizi %16’dan %15’e düşürmesi sebebiyle NAS telaffuz edilmeye başlanmıştır. Nassın hükmünde faiz düşürme söz konusu değildir, faizi kökünden kaldırma söz konusudur. Bu konuda NASSı zikretmek, NAStan medet ummak da doğru değildir. Hangi maksatla NASSın buraya sokuşturulduğu da anlaşılmamıştır. Faizin girmediği hiçbir alanın bulunmadığı ülkemizde, MB’nin faizi düşürmesini NASSa bağlamak akılla izah edilemez. Ayrıca kapitalist sisteme dayalı faizle işleyen bir düzende İslami yamanın dikişi tutmaz. Hem İslam’ın aziz kuralının insanlar tarafından küçümsenmesine sebep olur hem de yama patlar. Nitekim düşürülen faiz, dövizi patlatmıştır. Ayrıca kapitalist sistemin kurucuları, sistemlerini bertaraf etmek isteyenlere karşı tedbirlerini ihmal etmemişlerdir. Çıkış yolu gibi gözüken birkaç yol kapanlarla kesilmiştir. Arabanızda ne teker, ne cant, ne şanzıman bırakır. Şoförün de başına bir şey gelebilecek bir kaza olabilir, diyenler var. Allah korusun.

 

Bu vesile ile size Mecelle’nin dört kuralını hatırlatmak isterim: Mevridi nassda içtihada mesağ yoktur. Ehvenüşşerreyn ihtiyar olunur. Zararı ammı def için zararı has ihtiyar olunur. İki fesat tearuz ettiğinde ehaffı irtikab ile azamının çaresine bakılır. Hıyni hacette bu kurallar uygulanabilir.

Devlet idare edilirken madem NASSa ihtiyaç duyuluyor. Hulfai Raşidin devletten maaş almamışlardır. Allah’ın Rasulü halifelerinin uygulamalarının kendi sünneti olduğunu buyurmuştur. Zekât toplama memuru İbn ül Lütbiyye getirdiği malları, “Şunlar Beytülmal’in, şunlar da benim” diyerek ayırınca, Rasulullah, “Ananın evinde otursan bunlar sana gelecek miydi?” buyurarak onları da elinden almıştır. (Buhari, Ebu Davud, Müsnedi Ahmed, Darimi) Ebu Hüreyre, Bahreyn valiliğinden ayrılıp Medine’ye 20.000 dirhemle gelmiş, Hz. Ömer’e hesabını verdikten sonra serbest bırakılmıştır. Ömer b. Abdilaziz kendi işini görürken beytülmalin mumunu kullanmamıştır. Selahaddin-i Eyyubi âlem-i bekâya göçtüğü zaman 1 Mısır Dinarı, 36 Nasırî Dirhemi miras bırakmıştır. Devletin üst kademelerinden hesap sormak, siyasi ahlak yasası çıkarmak da nassın hükmüdür. Peygamberimiz, “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyuruyor. Hesap soran bir meclis de nassın hükmüdür. (KK 3/159, 42/37) İdarede ve ihalede şeffaflık da nassın hükmüdür. (KK 4/114) Asgari ücretle dilenir hale getirilenlerin hayat standartlarını yükseltmek de nassın hükmüdür. (KK 16/71) Rüşveti, yağmacılığı, soygunu önlemek de nassın hükmüdür. Zina cezası da nassın hükmüdür. Herkesin adalet önünde eşitliği de nassın hükmüdür. Devlet ve hizmet kapısını kazanç kapısı yapmamak da nassın hükmüdür. Güçlü, gelişmiş ve uzman kadroları devlette çalıştırmak da nassın hükmüdür. (KK 58/11) Particiliği dinin önüne geçirmemek de nassın hükmüdür. Kindarlığı terk etmek de nassın hükmüdür. Toplumdaki İslami temayülü çoğaltmak, azaltmamak da nassın hükmüdür. Devleti güçlendirmek, milletin birliğini sağlamak da nassın hükmüdür. Kur’an’daki ayetler ve Rasulullah’ın (S.A.S.) hadisleri sayısınca bunları çoğaltmak mümkündür. Hasılı devlet idaresine talip olanın işi zor, nassa itibar edeceği yer çok fazladır.

 

2/188 Birbirinizin mallarını, paralarını aranızda haksız, meşrû olmayan sebeplerle yemeyin. Bile bile günaha girerek insanların mallarının, paralarının bir kısmını yemek için hâkimlere, idarecilere, hükümetlere, iktidardakilere mallarınızı rüşvet olarak vermeyin. Bu tür malları alarak başkalarına zulmettiğinizi bile bile bunları yapmayın.

2/275 Ribâ, fâiz geliri yiyenler, kesinlikle şeytanın çarptığı, cinnet nöbetindeki kimseler gibi, toplumda huzur ve düzen bozucu davranırlar; kıyamet günü, cinnet nöbeti geçirenler gibi kabirlerinden kalkarlar. Bu ceza onlara:

“Alışverişe dayalı kazanç elde etme düzeni de kesinlikle fâizciliğe dayalı gelir elde etme düzenine benziyor” demeleri sebebiyledir. Halbuki Allah ticarî alışverişleri helâl ve meşrû kılmış, fâizciliği ve fâizi de haram kılmıştır.

Bundan böyle kim, Rabbinden kendisine gelen bir öğüt, bir sorumluluk uyarısı üzerine, aklını kullanarak fâizciliğe son verirse; geçmişte olan kendisine, hakkındaki hüküm de Allah’a kalmıştır.

Kim de tekrar fâizciliğe dönerse, işte onlar cehennemliktirler. Onlar, orada ebedî kalırlar.

2/276 Allah eksilte eksilte fâizi mahveder, fâizli paranın ve fâiz gelirinin bereketini giderir.

İmanda sadâkatin ve kemâlin ifadesi olan sadakaları, keffaretleri, vergileri, vicdanları, servetleri, sosyal bünyeleri arındıran zekâtları verilen malları bereketlendirir.

2/278 Allah inkârda, küfürde, bilerek günah işlemekte, nankörlükte ısrar edenleri sevmez.

Ey iman nimetine kavuşanlar, Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Eğer gerçekten mü’min iseniz, eskiden kalan alınmamış fâiz alacaklarınızdan vazgeçin.

2/279 Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasulü tarafından fâizcilere verilen savaş ültimatomundan haberiniz olsun.

Eğer tevbe ederseniz, günah işlemekten vazgeçip Allah’a itaate yönelirseniz, anaparalarınız sizindir. Haksızlık etmeyeceksiniz, haksızlığa da uğratılmayacaksınız.

3/130 Ey iman nimetine kavuşanlar, eklenerek katlanan fâiz geliri, bileşik fâiz geliri yemeyin. Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp azaptan korunun ki, kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa eresiniz.

 3/159 O vakit, Allah’ın lutfettiği rahmet peygamberliği icabı onlara yumuşak davrandın. Eğer kötü huylu, sert mizaçlı, katı yürekli olsaydın, akılsızca davransaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onlara af ile muamele yap. Bağışlanmalarını, koruma kalkanına alınmalarını dile. Devlet, ekonomi, savunma ve sosyal hayat ile ilgili planlama, kamu düzeni ve yönetimle ilgili kararları mü’minlerle istişare ederek al, yönetime katılmalarını sağla. Kararını verdiğin zaman da, Allah’a dayanıp güvenerek, sonuçlarını O’na havale ederek hemen icra et. Allah tevekkül sahibi Müslümanları, kendisine güvenip dayananları sever.

4/114 İnsanların, kamu görevlilerinin şeffaflığı terk ederek, kapalı kapılar ardında gizli konuşmalarının, fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak sadakayı-devlet gelirini veya meşrû bir işi tedvir eden; malî veya meşrû bir meseleyi çözen, çözecek soruşturmayı yapan görevlilerin veya insanlar arasındaki ihtilâfları halleden, barıştırma görevi yapan kimselerin gizli konuşmalarında hayır vardır. Kim bunları sırf Allah’ın rızasını kazanmak için yaparsa ona büyük mükâfatlar vereceğiz.

4/161 Onlara, ilmimizin-hikmetimizin gereği faiz almaları, sözcülüğünü, savunuculuğunu yapmaları yasaklandığı halde faiz geliri elde etmeye devam etmeleri, hile, soygun, rüşvet gibi haksız, haram ve dolambaçlı gayri meşrû yollarla insanların mallarını yemeleri sebebiyle kendilerine daha önce helâl kılınmış olan, helâl ve temiz şeyleri haram kıldık. İçlerinden kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere can yakıp inleten müthiş bir azap hazırladık.

16/71 Allah lütufta bulunarak, servette, bir kısmınızı diğerlerine üstün kıldı. Lütfa lâyık görülerek üstün kılınanlar, sahip oldukları rızık ve servetten meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan köle, cariye ve hizmetkârlara ve işyerlerinde çalışan sözleşmeli işçilerine kâfi miktarda vermiyorlar. Verseler, o rızkın kullanımında eşit hâle gelecekler. Eşit şekilde kullanmaları söz konusu iken, bile bile Allah’ın ihsan ettiği nimeti inkâr mı ediyorlar? Nankörlük mü ediyorlar?

30/39 Alınan borç karşılıksız alınmış olmasın, insanların servetlerinde artış sağlansın diye faiz kabilinden verdiğiniz şeyler (hediye vs.), Allah katında herhangi bir artışa vesile olmaz. Allah’ın rızasını kazanmak için verdiğiniz, vicdanınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekâta gelince, işte zekâtı veren o kimseler, evet onlar sevaplarını, mallarını kat kat artıranlardır.

58/11 “Ey iman edenler, kamu yararı için size:

“-Meclislerde yer açın, makam ve mevkileri boşaltarak liyâkatli olanların öne geçmesine imkân tanıyın” denilince, yer açın ki, Allah sizin imkânlarınızı genişletsin, sizi hayırlara ve refaha kavuştursun, gücünüzü artırsın. Sizden imanda kemâle eren, kendilerine ilim verilen sorumluluk sahibi âlimleriniz tarafından:

“-İbadet, cihad ve hayırlı işler için harekete geçin, ayaklanın, işgalcileri devirin.” denilince, hiç vakit kaybetmeden harekete geçin ki, Allah içinizden imanda kemâle eren ve kendilerine ilim verilen, sorumluluk sahibi ilim adamlarınızın dünyada ve âhirette rütbelerini ve makamlarını yükseltsin. Allah işlediğiniz gizli açık, amacına uygun, bilinçli bütün amellerinizden haberdardır.” (Mealler Ahmet Tekinin Kur’an’ın Anlaşılmasına Doğru mealinden alınmıştır.)

 

VEDA HUTBESİ

Cahiliye döneminin faizli alışverişleri kaldırılmıştır. Yüce Allah, kaldırılan ilk faizin, Abbas b. Abdilmuttalib’inki olmasını emretmiştir. Ancak anaparalarınız sizindir. Ne siz haksızlık edebilirsiniz ne de haksızlığa uğratılacaksınız. Allah, faizli alışverişin yapılmayacağını icrası kesin hüküm haline getirdi. Kaldıracağım ilk faiz amcam Abbas b. Abdilmuttalib’in faizli alışverişlerindeki faizdir. 10

https://www.milligazete.com.tr/makale/8746238/ahmet-tekin/faiz-ve-nas