Mâlum bir dizi politik atraksiyonla ülkenin gerçek gündeminin gözardı edilmesi uğruna otuz hatta elli sene önce yapılan eserleri “biz yaptık” iddiasının sırıtmasına, Kanal İstanbul türü uçuk projelerin toplumda mâkes bulmamasına karşı önce “yerli tank”tan büyük paralar harcanarak Almanya’da üretilen “maket uçak”la “yerli ve millî uçağımız göklerde!” şovuna tevessül edildi.

Bu arada “yandaş medya”da abartılı övgülerle “uzayın fethi”, “uzay limanı kurulması”, ve “2023’te Ay’a sert, 2028’de yumuşak iniş” iddialı oyalama oyunu sahnelendi. Akabinde motoru, bataryası, entegrasyonu, mekanik aksamı, tasarımı ithal edilen “yerli-milli otomobil” propagandası yapıldı. 

Bütün bunların fos çıkması üzerine, üç kez güncellediği halde daha bir yıllık “enflasyon hedefi”ni tutturamayan iktidar, yirminci yılında sanki yeni iktidara gelmiş gibi tumturaklı nutuklarla “2053” hatta “2071 vizyonu”ndan dem vurdu.

Bu da tutmayınca bir defa daha her sıkıştıklarında başvurdukları ve bir türlü arkası gelmeyen her defasında rafa kaldırılan “gaz rezervleri” müjdeli propagandaya döndüler… 

Gündemi saptırma, toplumu yanıltma uğruna

ilindiği gibi Erdoğan daha Başbakan iken, 2004’te Akçakoca’da, 2009’da Sakarya’da, 2012’de Hakkari ve Trabzon Sürmene’de, 2013’te Silivri’de doğalgaz rezervi bulunduğunu; keza Cumhurbaşkanı olarak Ağustos 2020’de “Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfi” diye önce “320 milyar,” akabinde “450 milyar metreküp rezervin çıkarılıp 2023’te kullanımına sunulacağı müjdesini verdi. 

Konunun uzmanları “verilen müjdeler bir araya getirilse Türkiye şu anda dünyanın bir numaralı doğalgaz ve petrol üreticisi olurdu” diyorlar. Ne var ki “müjdeler”in hiçbirinin arkası gelmedi.

Bu arada 2022’de “iktidara iliştirilmiş meddah medya”da “eli kulağında”, “gün sayıyoruz”, “dere göründü” başlıklarıyla “yeni doğalgaz müjdeleri” manşetleri atıldı; “Sakarya gaz sahası geliştirme projesi”yle Zonguldak ili Filyos ve çevresinin “enerji üssü” haline getirilip doğalgazın 2023’te evlerde kullanılacağı vaadi, ilgililerin “proje süresinin 2032 yılında biteceği” açıklamasıyla havada kaldı. 

Dahası her “müjde”nin ardından dayatılan zam furyasıyla doğalgaz bir yılda on üç kere, sanayide yüzde 601, meskende yüzde 146 zamlandı. 

Bu yüzden en son Cumhurbaşkanı’nın günler öncesinden “müjdenin müjdesi”ni verdiği “Çaycuma 1 sondajında denizin 3 bin 23 metre altında 58 milyar metreküplük doğalgaz rezervinin bugünkü rakamla uluslararası piyasalardaki karşılığı 1 trilyon doları bulmaktadır” dediği “Karadeniz’de yeni doğalgaz keşfi müjdesi” ihtiyatla karşılanıyor.

Mugâlata ve cerbeze artık kâr etmiyor...

 örünen o ki öngörüsüz ve tutarsız dış politikayla Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Rum Kesimi ile İsrail, Yunanistan ve Mısır’ın oluşturduğu, Amerikan şirketlerinin başını çektiği konsorsiyuma kaptırarak devre dışı bıraktırdığı doğalgaz ve petrol arama, sondaj ve taşıma haklarını gasp ettirtmekle bölgedeki üç trilyon dolarlık doğalgaz rezervlerini kaybettiren siyasi iktidar, “siyasette lâfız mânânın zıddıdır” kırılganlığıyla muallel bir dizi dalavereli nevzuhur “doğalgaz müjdeleri”yle vahameti perdeleme peşinde.   

Her seçim öncesinde olduğu gibi sondajı, çıkarılması, taşınması, işlenmesi, üretim mâliyeti, kullanıma sunulma süresine dair hiçbir hesap ve tesbit olmadan “trilyonluk doğalgaz, petrol bulunduğu”nu muallakta kalan “müjdeler”le ortaya atıyor, çarpıtmalarla kamuoyu oyalanıyor.

Kısacası, bayat vaadleri tekrarla millet meşgul edilerek ülkenin gerçek gündemi saptırılmaya, vatandaşlar yanıltmaya yelteniliyor. “Ucûbe otoriter sistem”in yıkımı karambola getirilmek isteniyor. 

Ama nâfile; hileli algı operasyonlarıyla “siyasi gazlamalar”, Bediüzzaman’ın “bir dâne-i hakikat bir harman yalanı yakar” tesbitiyle gaz olup uçuyor. Zira artık “millet uyanmış; mugalâta (yanıltıcı lâf cambazlığı) ve cerbeze (demagoji) ile iğfal olunsa da devam etmeyecek” gerçeği tecelli ediyor.

https://www.yeniasya.com.tr/cevher-ilhan/siyasi-gazlama-mujdeleri_575451