• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

İLMÎ HAKİKATLER, GERÇEKLER... EDEBÎ ESERLER, HABER VE GÖRÜŞLER...

Görev şuuru

 

24 ocak 2013, 21:21:16

Esselamü aleyküm,

GÖREV ŞUURU

İslamDininin esaslarından biri 'İhsan'dır. İhsanın kelme anlamı 'Güzel yapmak, güzel işlemek, güzel etmek' demektir. Terim anlamına gelince, Hz. Muhammed S.A.V. şöyle tanımlıyor: "İhsan, işini Allah seni görüyormuş gibi işlemendir, her nekadadar sen Allah' göremesen de, Allah seni görüyor." bilinci ile hareket etmektir.

İşini ihsan duygusuyla yapan insanlar işin künhüne vakıf olurlar. Bu insanlarda allah korkusu olur, allah'a hesap verme duygusu olur. "hiç kimse görmese allah görüyor ya" düşüncesi hakim olur. Ne bir hile hurda yapar, ne de işinde gevşeklik ve ihmal eder. 

Şimdi böyle bir kimse kim olursa olsun, iş verilmeye layık biridir. Nasıl anlaşılır? Denirse, "ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz." küçük dikkat ve kontroller insanı hemen ele verir, yaptığı işlere bakılır. Referansta bunlar önemlidir. Falanca ve filancanın referansları son planda kalmalıdır. Zira asıl kayırmalar, bu referanslarda yer alır. İşin ehi olmayan birine verilecek iş o hizmetin atıl kalmasına ve gerilemeye sebebiyet verir. Belki de daha büyük zararlara bile yol açabilir.  

Akraba, dost, yandaş, yoldaş vs. Gibi saplantılarla verilen işler hep işi baltalamaya yamultmaya ve çıkar sağlamaya yönelik hesaplamalardır.

Bu yolda rehberimiz kuran-ı kerim, önderimiz peygamberimiz efendimiz sav. Olmalıdır. Nisa (58) " allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir."  buyuran allah insanları bu şekilde uyarıyor. Efendimiz de   ebu hüreyre r.a.den rivayetle : resulullah (sav) buyurdular ki: "umeranız (başınızdakiler) hayırlı olanlarınızdan iseler, zenginleriniz sehavetkar (cömert) kimselerse, işlerinizi aranızda müşavere (danışarak)ile hallediyorsanız, bu durumda yerin üstü (hayat), altından (ölümden) hayırlıdır. Eğer umeranız şerirlerinizden (kötülerinizden), zenginleriniz cimri ve işleriniz kadınların elinde ise, yerin altı üstünden, (ölmek yaşamaktan) daha hayırlıdır. (çünkü artık dini ikame imkanı kalmaz.)" 

Bu şekilde idarecilere ve hakimlere, işin başında bulunan herkese genel olarak veya özel bir şekilde emanetleri sahiplerine vermek ve adalet ile hükmetmek ve memleketi idare etmek emredildikten sonra, geriye itaatten başka ne kalıyor. 

T.Fikret Aktan

EZBER BOZAN TARİH ·

Atatürk, Mersin'e yaptığı gezilerden birinde, kentte gördüğü büyük binaları işaret ederek sormuş: “Bu köşk kimin?”
“Kirkor'un.”
“Ya şu koca bina kimin? “Yorgo'nun.”
“Ya şu apartman kimin?”
“O da Salomon'un.”
Atatürk biraz sinirlenerek sormuş:
“Onlar bunları yaparken ya siz neredeydiniz?”
Toplananların arkalarından yaşlı bir köylünün sesi duyulmuş:
“Biz Yemen'de, Tuna boylarında, Balkanlar'da, Arnavutluk dağlarında, Kafkasya'da, Çanakkale'de, Sakarya'da savaşıyorduk paşam!”
Atatürk bu hatırasını naklederken:
“Hayatta cevap veremeyeceğim yegâne insan bu ak saçlı ihtiyar olmuştur.” der.
*
Yillar sonra bize soracaklar:
*Bu topraklar kimin?" "Arapların..."
"Bu fabrikalar kimin?" "Avrupalıların..."
"Bu köprüler kimin?" "Italyanların, Çinlilerin..."
"Bu madenler kimin?" "Kanadalıların..."
"Bu limanlar kimin?" "Katarlılarin..."
"Bu evler, dükkanlar kimin?" "Zamanında mülteci olarak aldığımız Suriyeli ve Afganların..."
"Onlar bunları yaparken ya siz neredeydiniz?" diye bir soru gelirse biz ne cevap verecegiz?
Ihtiyar adam Atatürk'e "Cephelerde Düşmana karşı savaşıyorduk" diye cevap verirken biz "Kandırıldık, yanıldık, aldatıldık mı" diyecegiz?
 
İbrahim BAL